- boş geçirmek
- to fiddle away, to kill
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
boşa vermek — boş geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
piç etmek — tkz. 1) (bir işi) yapayım derken bozmak, çıkmaza sokmak 2) (bir işi) tadını kaçırmak, tatsız bir durum yaratmak Can sıkıntısı, pişmanlık ve öfkenin, bu Vaniköy akşamını nasıl piç edeceğini şimdiden kestirebiliyordum. A. İlhan 3) (bir işi) boş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nefes etmek — boş bir inanışa göre, rahatsızlığı, illeti geçirmek için okuyup üflemek Ahalinin büyük bir kayıtsızlıkla çiçek ismini verdiği frengiye nefes eder, tütsü yapardı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaman öldürmek — boş şeylerle vakit geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa — is., Ar. ḳafā 1) İnsan başı, ser 2) Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü 3) Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu 4) Mekanik bir bütünün parçası Distribütör… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yatmak — nsz, ar 1) Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak Dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak. N. Hikmet 2) Uyumak veya dinlenmek için yatağa girmek 3) Yatay veya yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmek Rüzgârdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
oturmak — e 1) Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. S. F. Abasıyanık 2) nsz Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak Bakın, hikâye zordur, acımasız ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açındırmak — i 1) Açınmasını sağlamak 2) mat. Bir cismin yüzeyini açarak bir düzlem üzerine yaymak Konileri açındırırız ama küreyi açındıramayız. 3) sin., TV Alıcıda kullanılan boş film üzerindeki gizli görüntüyü görülebilir biçime sokmak amacıyla filmi… … Çağatay Osmanlı Sözlük